17 Kasım 2015 Salı

Koşarak Uzaklaştı

(Doğu'da Bir Kent Akşamında, Vazife Mağlülü Gül veya Sarı Kantaron Devriyesinin Zabıt Defteri)

yağmur yağıyor yürüyerek ve koşarak yağıyor öç alırcasına yağıyor topraktan ve çay bahçelerini döllüyor yağmur.
aklını çeler yağmur, gün batımsız bir derenin direniş ta derinlerde kara taşların ve balıkçı yaka kazakların içinde.
sindirilmiş umutlarla susuyor korku.
yağmur yağmadığı zamanlar, hüznüm rengi solmuş güller gibidir bulantısını ödünç aldığım sara da pencereden yola bakmaktadır.
tıpırtısı pencerelerde, en gür sesi pencerelerde akşamın ve bekaretin tedirginliğinden devletin ölüm senetlerine bir damla düşer kör olur, bakkalların önünde tavla oynayan halk sihirden medet uman şarkılar söyleyen başka yağmurlar da bilirim yüreğimin içinden diş çıkaran. denizin üstünden gelirse yağmur ıslanmış sigaralar parmaklarımdan bankalara bireysel krediler ödeyen ellerimden usulca dökülüverecektir, kağıdın böğrüne ya da sarı kantaron ahkamın umuma açık kesimlerinden hediyelik ve göstermelik yağmur dilenilecek.
karşımda ne güzeldin yağmur da karşındaydı böyle bir yağmurda, evinin sokağında çay ocağına oturmuş ve yüreğimde hüzünler demleyerek sana, heceleyen gözlerle bakmıştım keşke yanımda biraz barut olsaydın.
yağmur yağıyor günlerdir yürüyerek yağıyor, koşarak bazen bense en sevdiğim yağmurluğum ve ıslatmaktan korktuğum kitaplarımla sana veda anlamında bugün yeni bulutlar örüyorum öç alırcasına örüyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder