27 Mayıs 2016 Cuma

Senden Sual Olunmaz

ve sen beklemedin beni daha gonca iken gül sabaha doğru güneş kızarmamışken ufukta ve sen beklemedin beni umudum koynumda.
ve sen beklemedin beni sonbahar günleriydi arsız ve soğuk yağmurun altında dolaştım sokağında ve sen beklemedin beni umudum adımlarımda.
ve sen beklemedin beni kızımın adını bende bıraktın denizleri kendine aldın çöllerin susuzuyum şimdi ve sen beklemedin beni umudum parmaklarında.
ve sen beklemedin beni hüzünlerin demine dem kattı günler ağlamak ne zor bu kayıtsız kalabalıklarda ve sen beklemedin beni umudum yalnızlıklarda.
ve sen beklemedin beni sözlerimi görünmez kıldın direnemedim karşımdaki duvara ve sen beklemedin beni umudum kapılarda.
ve sen beklemedin beni her gece aynı fotoğrafla yattım ben güneş girmedi günlerce odama çiçekleri sulamayı unuttum, öldü menekşelerin ve sen beklemedin beni umudum rüyalarda.

Bana Adres Sorma, Defterim Hâlâ Sende

ayaklarımın altında sular kimin sancısı korkudan gözlerim buhar buhar buhar namlusuz gecelerin kuşkulu yalnızlığı hırsız, saklanacak gölge aramaktan yorgun ben bir sırrı daha açığa çıkarıyorum çocuklardan neşe ödünç alarak.
yeşil çimenlerin rüyasında gözlerim yağmur, bahar kalabalağında sözlerim çeliğe su verir gibi sözlerim birer mızrak çuvala sığdıramadığım.
beni azad et kuşku, beynimin kemirgen hayvanları nefessiz bıraktı bütün çiçeklerimi sen diye güle dokunuyorum, kanıyor ellerimde ansızın nisan yağmurları senin bayramından dönen çocuklar baksana gözlerinden içilen su.
sevgin onaracak bu şehrin sokaklarını gözlerindeki merhamet bir ulu mabed ben barışacağım toprağın altından çıkıp içimdeki sancılarla ve gökyüzü kuşanıp ey sevgili seni kuş diye rüyamda gördüm korkuyu dağıtan mavi çiçekli elbisenle, gözlerimdeki tebessümdün.
bana adres sorma gözlerinden başka yer bilmiyorum, bana nereli olduğumu sormayın kalbimden başka ülke tanımıyorum..

17 Mayıs 2016 Salı

Havadan Sudan

havadan sudan konuşurduk bazen bazen de göğsümüzden taşardı gökyüzünün gürültüsü şehrin o yüzünde taş sektiren bizdik dertlerimizden yapma çiçekler taşırdık yakamızda çocuklar, cenaze gözlerimizden tanırdı bizi.
ağaçların göğe ağmış dallarından iklimleri kurtarmak için sararan yapraklardan yatıya kalma sözü aldık heybemizde kısa zaman mızrakları.
hangi kapıyı çalsam gecenin başka yüzü oyunlar tertip edip avlularda gençliğimi bir vaşağın rüyasına götürdü gözlerimdeki sabah ezanını kimseler duymadı.
orada babalar suyu aradı ateşler içindeki oğulları için mutfak tezgahında böcek koşturduğum saatlerdi ayakları dolanmadan ve telaşsız hiç bilmediğim gündüzler doğurdum madem geri vermeyecek kahkahamı sabah kalsındı topuz yapılmış saçlarında.
söylenen yollar gibiyim uzağım toprağın serinliğine kamyonlar dolusu uğultuyu doldurup içime adın geçiyor aklımdan suçluyum biliyorum suçlar içinden geceleri, gamsız olayım istiyorum gökyüzünden başka sen tanımıyorum.
havadan sudan konuşurduk bazen bazen de göğsümüzde uyurdu bir vaşak ormanlar götürürdük görüş günlerine kafesler ardında düşkün eski bir vaşak gözlerinden serin rüyalar taşardı.
biz başkası değildik, başka ağaçların gölgeleri belleğim bana geleceğin duraklarda bekler tramyavlar koşardın, koşardım yetişemeyecekken sevdan karadan gemiler yürütürdü kalbimin haliçlerine surlarımız dökülsün geçmiş zaman burçlarımız zincirli kollarımda uyutayım seni.
sana sığındım içimdeki yara her kabuk bağladığında konuştur beni havadan sudan olsun kanımın pıhtısı son sözüm biliyorum gözlerime bak kabahatimi söyle yüzüme: gözlerindeki sabah ezanını okumadı kimse..

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Sorulardır Vicdana Korku Salan

ağlarken yüzümü okşamazdı saçların
-bir sabah yalnız ağladım vakit kaybetmemek icin-
yüzsüzlüğüm senin acımaz susmalarından
avuç içlerini öptükçe dudaklarımdaki urlar,
yaralar birden bire gelen bahar
kitapları bile susturan o taştan insanlar.
içimdeki çölde dolaşır adı şair olmuş bir çocuk
inanır hala gündüz rüyalarına ve
leblebi tozu gibi sever yalnız kalıp susmayı
çıkmaz sokaklarına girince hatıraların
ellerinde yaş ceviz kabuğunun boyaları
döndükçe hep kendi olur sonunda akşamların
karanlıkta gören göz korkuya alışır mı?
soruların yargıçları kendileridir hallerince
yürekte yara adınla cevap bulamamış sorular
ellerinle hangi merhemi sürsen
susmaz susmaz susmaz, kanar fotoğraflar.
saçlarını tarardım sabah ışıklarında
karanlık odalarda sevdim yüzünü
dudaklarının kıvrımlarından binlerce akarsu
bir sabah bilmediğim denizlere döküldü.
anıların üstü kalsın bana körlük yeter
deliliğime delil cebimdeki saçların
rüyam yokluğunda durmuş saat
günde iki defa gerçeklerim.
dudaklarının kıvrımlarındaki akarsu
bir sabah bilmediğim denizlere döküldü..