gizli yüz ağaçların gölgesinden
ahlar dökülür dudakların duasından önce
bazı adamlar kıyama durmuş güneş batmış
çocuklar çatılardan uçurtma uçurmuş
güneşi getiren yine aynı yerine
aynı bildiğimiz sabah bu sabah
bir saniye öncesi mis kokulu hatıra
ben diyorum ki gözlerini kapat göreceksin
rüzgarda sallanan gelincik gibi
ellerinin ve saçlarının salınışını
ne yapsam şiirden çıkmıyor kokun
gözlerin hep şimdi, sesin hatıra
ey benim öğle sonrası uykum
terden saçların alnına yapışmış
çok yorgunsun uzun yoldan döndün
rüyan o okyanus, kıyısında yüzen ben
açılsam yüzme bilmediğimi unutup
belki de tempo tutacak bana yapraktaki güz
ayaklarından belli çok tozlu yollar
seni geri çağıracak yine onlar
onlara git, git onlara sabah ezanı okunurken
ben içimin eleğinde su taşıyayım
göğün yıldızlarına aldırma
saçlarına yenisini ilişirtiririz
ve başka lisanda yine söyleriz şarkımızı
gecenin koynunda hep tanıdık sızı
otomobilin camından savrulan sigara külü
gibi günler geçti yıllara doğru
aklım tutunmayı öğretemedi ellerime
düştüğü kuyunun taşlarına ki yarada kabuk
olsa da değişmez gizli yüz
kor alevlerin ve kayıtsız ölümlerin karşısında
kalbim boşver süveyda titresin
kimine demet demet kimine damla
dökülsün damar damar çatlamış toprağa
beni çocuklar çatılardan gözlesin
adamlar çölde kıyama dursun
ey kalp kıyamın kıyamettir artık senin..