25 Ekim 2015 Pazar

Sen Anlat Ben Dinlerim

I.
bir sigaradan geriye kalanlardır hatıralar
ağızda acı bir tat, sürgün vermiş hatıralar
temmuz sonunda o yapışkan sıcakta
saçların alnına düşmüş ve daha çok kadınca
savaştan evine dönen ama eksik gören kendini
alışkanlıklarını terk ederken ağaçların
gölgesinde bir tarlakuşu gibi
benim değil, hepimizin yalnızlığı bu..


II.
üzgünüm demek yetmez bazen,
bir kuru dal gibi kırılır söz,
öyle orta yerinden,
ulu orta bir akşam üstü..


III.
alınyazısı bir saat
insan, akrebi kovalayan yelkovan..


IV.
kalbim, ayaklanmış bir şehirdir
isyanı gözlerinin başlattığı..


V.
gece, bekçi gibi arşınlar
aklın dehlizlerini.
orada gün ışığına çıkmayan
kaç öpüş kaldı, kuruyup çatlamasın
bir tılsım gibi kalsın dudaklarda
tılsımı anahtar,
kalbimi içeriden kilitleyen
ve geniş sofralarda neşeli şölenleri
tik tak tik tak vuran saat
sokağın birinde vurulmuş bir anı
gibi kalır akılda, akla vurulmuş bir anı.


VI.
ekmeği yerden alıp üç kere öper gibi
öptüm senin de sabahçı saçlarını..

Pazar Alameti

yamaçtan üç taş yuvarlandı
kırgın, kanayan serçelerin üstüne
yerden üç taş havalandı
dalgın, yaşayan serçelerin üstüne..
parklardan mucize bekleyen ricacılar
ellerinde biraz cam, biraz alüminyun, biraz plastik
söğüt gölgesine sokulmadan, yüzü tırmalanmış
ve sırtı delik deşik bir bank eşliğinde
içeceklerini yudumlarken farketttiler
güneşin kızardığını
az kalsın boğulacaklardı.
orada kanayan nedir, yoksa benim yaram mı?
yoksa sözden taşmış toprağın,
tohum çatlatması mı?
alametlerden hâlâ düşünmez misin "insan"?
o tepeden dağılan biziz, yoksa rüya sayıklaması mı?

24 Ekim 2015 Cumartesi

Ben ki Bakışına Gömmüştüm Beni

ben ki bakışında görmüştüm beni her gidişle tükenen kalb seyredilen yıldızlar adedince gözüne güz değen kalbim bir imla hatası nedenini boşuna arama tanıdık yüzlerde.
bakışınla büyüt beni, ellerime uçmayı öğret ki şarkı yarımdır hâlâ ay kuyudadır kavlimiz suya düştüğünden beri.
ökçelerin ne taşır gün aşırı sohbeti canan gibilerinden sergiler kurulmuş çarşılarda ve boş arsaların denize çıktığı şehirden, uzaklara açılan bir gemi ki dümeninde uzak ihtimaller..
-ben ki bakışıma gömmüştüm seni-

Hep Aynı

yeni bir öyküyle başladı gün şişmiş gözler ve sucuklu yumurta günü.
balkonda, uçamayan bir serçe yakaladık ayağına dolanan kadın saçlarından tuzağı temizledik, avcumuzdan su içirdik biz bunları yaparken annesi bir an ayrılmadı başından düşündük ama ibret aldık mı bilmem uğurladık ikisini de.
yaramızın kirli taraflarını temizledi bir şiir sigara ve çay içtik üstadla, muhabbete, dostluğa yatırdık değerli kağıtlarımızı.
cuma günüydü genişçe bir bahçeye vardık "essalamû ya ehl-i kâbir" dedik "ve aleyküm selam", işittik.
çocuklar vardı yine parklarda gelecek dedik, güzel olacak inşallah anne olan her kadın meryem'dendi çünkü.
-geçmişten gelen meryemlerden ki-
battı güneş, serin bir rüzgâr çıktı içimizde, verdikçe çoğalan bir yaşam vardı iyi adamları hayrete düşürmeden günü kurtarılmış sayarak bir arpa boyu daha yol gittik..

Lâf Arasında

eyvâh! hayatı vakf eden şuara ehlinin öz evlatlarıydı göğü dolaşan ve sema sema sözlerin sahibi çağırsan ve ölümü rahmet kılsan.
üstümden öteberi yarası eksik olmadı bir avuç toprak daha yok mu toprağıma katılacak. ve ruhum öylesine balçık ki öylesine söylenen lâf arasında.
hasat kıl beni bir büyük ırmağın köprü ayaklarına vurduğu yerde gömün ki üstümde beton ayaklarla orda bükülen benliktir suyla beraber.
ve sen suya yol veren taşlardan atla yemyeşil, sahipsiz ve dalgasız..

Bana Kim Olduğumu Sesinle Anlat

yoruldun açılmaktan açıldıkça alçalan hayatın önünde noktalarından yüzü okunan gözün üstünden aşınan gemilerinde senin anlamsızlık dediğin nedir ki bir güle su verdin köz yerine.
ısmarlanan iyilikler ve sipariş kötülüklerin alacağını aldın hangi toydan büyüyen başaklar bıraktın salonlarda evveli sahip âhiri sahip ve gümüşi gölgenin ayaklarına bağlı cüzzam ve gölge senin olanın haşrolunacağı o gün.
âh bataklıklarından zambaklar tüten ve eskimeyen, eksilmeyen hüzün sesini de unutturan o hafıza gedikli abiler ve ablalar menekşe lokması bilincin taşınca sabırdan sabırlı birer el okşandıkça yüzün zımparalanan ve dağılan ıslanmış bisküvi gibi benzetmelere başvurmasan kalbin çoktan ayarsız terazi ki hiç yoktan susturucu gibi göğsüne oturan hatır otu akşamların ateşini yükseltmesi zamansız bir doktor bütün yaraların.
sen baştan başlasan kalbini okumaya açıldıkça kalbimi bir aydınlık odaya kimsesiz diye alsalar ve seslensen sesin umut tufanı oldukça umudum darmadağın ve sığınak yok eksilme, azalma, koşma, kaçma açılma açılma açılma âh duracaktı oysa o son otobüs.
bana kim olduğumu sesinle anlat eşyayı unuttur, fotoğraflar bunak bana önce sesini anlat sökük bir pus bellek duvarına çizgiler çekilen ve tekrar karartılan odalarda serin ve kuru yerlerin o ürpertici kışkırtıcılığından kalan bana kim olduğumu sesimle anlat önce beni bana getir..

Bir Yanıyla Evrensel Seni Sevişim

bahçelerden geçmiştik, dişbudak ağaçlarında
en görkemli yeşildi paylaştığımız,
birazcık da mavi.
uzunca sustun, öyle sevdim seni
bir gece bir şehri baştan başa geçer gibi
üstümüzde uçan neydi, ben kime bağladım
çocukluğumdan gelen haberciyi.
seninle pay etmiştik çam ağaçlarının gölgesinde
bir hüznü ortasından bölmeden
bir sana bir bana demeden geceyi
çayın karşılıklı şekersiz içildiği
öğleden sonraları gibi telaşlı.
sözünü tutamazdın denizin
çünkü vişne mevsiminden birlikte döndük
ehramlarımızda ve boynunda böğürtlen
ve tarçın kokusuyla
uzunca sustum evrensel bir bankta
uzunca susuz günlerden döndüm
gülün harman olduğu adını kap getir
uzunca susuz günlerden kaldım.
( 8 Ekim 2015, Doğu Kent)

Senin Seslerin

serçe kuşu gibisin aslında sevgilim
avuçların avuçlarımın arasında
sarılsam gökyüzü rengarek,
ve titrer her ışık
gül kıyama duracak önünde
lalelerin boynu eğik.
sen bu renkleri kırlardan getirdin
ben soluğumu getirdim, dağlardan
sesinle örtündüğüm o gerçek örtü
beyaz sabun kokularında
uykuya yatırdığım çocukluğum.
çocukluğum dizinde yatıp
her gece, rüyâ kokan saçlarından
-serçe kuşunun kalbi- parmaklarına
döktüğüm diller.
-azımsanmayacak-
kış kıyamet bir havada
çaydan ilk yudumu aldığım o an
şimdi senin seslerini dinlemek..
(21. Eki. 2015 Doğu Kent)