Aşk.
bilmem.
aşktan kuş yapıp nefesimle uçurmayı
kalbim ayaklanmış bir şehirdir
isyanı gözlerinin başlattığı
içimdeki yangına, rüyalarımda
ellerin yetişir, diner ağrılarım..
Nefes.
tükenir.
rüyada soluklanır giz,
ve demlenir hep rüyada
bir başka nefes
yaşamak dersin, yıldızları dökerler başından
kan değildir artık rüyada, damarlarından akan
nefesin hülya kokar biraz da
bir rüyaya uyuyunca
rüyada ol, uykuda ol, uyanık ol, hülyada ol
ol.
ve nefes aldıkça, soluduğunu hatırla..
26 Mart 2015 Perşembe
Yağmurun Düştüğü Güz'ün
hallaç.
kalbim dalda kuru yaprak,
rüzgar senden eser.
savrulurum,
düşerim bir bulanık suya
suyun aktığı sendir,
taştığı sen.
çölüm,
güneş sensin, serap
kum fırtınaları sen.
yağmur boşanır ikindi vakti
bir saçak altı bulamamış
yüzüm, ben, sen yağmur
sen yağmur ol düş
çöle, sen yağmur ol düş bahara
yeşillensin yeniden kuru dallar
yağmur ol düş sen,
bulanık sular durulsun
gidedursun göz gözeyken
tenden canım.
kalbim dalda kuru yaprak,
rüzgar senden eser.
savrulurum,
düşerim bir bulanık suya
suyun aktığı sendir,
taştığı sen.
çölüm,
güneş sensin, serap
kum fırtınaları sen.
yağmur boşanır ikindi vakti
bir saçak altı bulamamış
yüzüm, ben, sen yağmur
sen yağmur ol düş
çöle, sen yağmur ol düş bahara
yeşillensin yeniden kuru dallar
yağmur ol düş sen,
bulanık sular durulsun
gidedursun göz gözeyken
tenden canım.
20 Mart 2015 Cuma
Sonsuz Kapanış
ecel oyununda kırılan bardak
sesler kopar gelir de akşamdan
kırgınlık gecedendir, yârdan değil
üstüne kapanmış onca karanlık
kederdir an, kederdir anı
her hatıra gelişte gecede.
gece bekçi gibi arşınlar
aklın dehlizlerini.
orada gün ışığına çıkmayan
kaç öpüş kaldı, kuruyup çatlamasın
bir tılsım gibi kalsın dudaklarda
tılsımı anahtar
kalbimi içeriden kilitleyen
ve geniş sofralarda neşeli şölenleri
tik tak tik tak bölen saat
sokağın birinde vurulmuş bir anı
gibi kalır akılda, akla vurulmuş bir anı.
yüzün yağmurlu bir geceydi
aklımın karşısında ve kıpırtısız
ölmüştü çoktan gözlerim, gözlerin ölmüştü
aklımda gözlerin kaldı, ecel gibi gözlerin
ecel gibiydi gözlerin, ağzımdan tek kelime
çıkamadan dondu kaldı, eşya söndü kaldı
su ver artık yaralarıma, yüzün bir tuzlu sudur
içsem kanarım, içmesem yanarım.
aklımdan çıkacak gibi değil bakış
bakış bir kuştur, alıp kafese koyduğum
bana bakıp, beni yakıp benim olmayan bakış
sevdanın hangi dilidir konuşulan bu
anlamadan baktığım.
kasım akşamı, ecel saatleri, son bakış
son duyuş, son susuş, son susayış
ecel oyununda kırılan kalp
kalbime kezzap atan gözlerin
sahi hesabı hangimiz ödeyecek,
yevm gününde, sonsuz kapanış..
15 Mart 2015 Pazar
Erguvanlar Geçiyor Ömrümden
erguvanlar geçiyor ömrümden
gülün masal anlatılacak yaşı geçince
suyun deldiği taş gibi yüzümde
körlerin taş sektirmesi suyun üstünde
erguvanlar geçiyor ömrümden
baştan başa erguvanlar
bana mecnûn'u anlat, sana acılar dereyim
hayret, kapı arkasında asılı kalsın
hayret, erguvanlar geçiyor aklımdan!
bir gölün denizle birleştiği yerden
aklımın ucu açılıyor bir mağaraya
yarasa sürüleri kamaştırıyor ruhumu
zamanın hendeğinden atlayamayan aklım
bu son inatçı takımı ayaklarımın
bir sondan geriye bakışlar kaldı
geriye kaldı saat, akrep sekiyor
yelkovan topal
ve aklımdan erguvanlar geçiyor
çifter çifter sana düğüm
bilirim bu renk ruhuma
yakışan en hint kumaştır.
aklımdan..
10 Mart 2015 Salı
Sürmeli Çukuru
yeni hüzünler giydim ayağıma
bakışlarım yerdedir bu yüzden
sabahın derin bir vaktinde
mavi kumaşı gerdim göğe
sığdıramadığım
mutluluk, odalar almayınca
muska diye yüreğime astım onu
deniz hasreti çekilen bir yerde
on bir ay kaldım,
mor dağlar
deniz oldu gözüme.
gölge oyunları oynardık orada
susuzluğumuzu karla giderirdik
ona bir de hasreti ekledik,
dudaklarımız çatlayıncaya kadar..
bakışımızdan yakalanan kuşlarla
saklambaç oynadık, sular bulandı
saatler birer tufandı kışın..
dört tarafı dağ sarmış, bu çukurda
dört mevsim kaldım, hepsi güz..
sürmeli çukuru, seninle nicedir
tanışığız ve acımızdan başka,
heybemizde biraz yalnızlık, biraz vakit
biraz oyalanma..
6 Mart 2015 Cuma
Sabahçı Kuş
gökyüzü gündelik telaşlardan
bulutları geçiriyor aklından.
martılar çıkmazında sevimli geliyor karga, saçları siyah..
çiçeklerin kırmızı, mavi ya da sarı sıfatlarına göre
değişiyor hava durumu, değişiyor elbise
bir kadın, sancısını gizleyip 'ana' ismini
cümlede kullanıyor, özne örtünmeli
buğday başakta gün sarısı emmekte
karınca güneşe dönmüş karnını
bu yıl da, diyor, gitmesem çok uzaklara
aşkın çam kozalaklarının içinde
meyve aranıyor, kaskatıdır ağız.
ecza bul bana, bağrımdaki güneş yanığı
perde ardından bakan kör geçmiş.
saat, bir adım öne çıkarsa sabahtan
adımın önüne akrep gelecek
kuş dilini kuşlar anlamaz der annem
biz sarışınca susarız,
dilsizlik şeytandandır çünkü.
ekmeği yerden alıp üç kere öper gibi
öptüm senin de sabahçı saçlarını.
2 Mart 2015 Pazartesi
Bekletmen
kuşların uçusundan yıpranan gökyüzü
mavi kanını sulandıran rüzgardan
hesap sormaya gidecek, çağırın mirahur'u
aşkın sağnağına uzat başını, gözlerin kesik
bekleme artık saçak altı
çünkü dinmeyecek bu kaçıncı ikindi.
kuşların kanatlarından taşındı hece
söze vurulacak kadar emsal
teşkil eden geceden geçtim
beni görmedi müezzin, müderris
diz çöktürdü rahle önünde
bu aşkın ilmini hıfzettik
mecnun parmak ısırdı, ferhat
bir koca dağ gibi büyüyor
şirinin saçlarında.
karşıdan görünen dağ, yanına varınca
dere yataklarına düşüyor bütün sevmeler
yazıhane kapılarında bekleyen aracılar
da düşüyor dere yataklarına
sözü bekletme, saçaktan çıkar başını
şemsiyeni kapa, yağmur düşerse
beklerim seni, incindiğin yerde.
hayâl senin yüzünü geri verecek
gün bir kez daha ölümsüzlüğü sulayacak
akşamın denizinde.
içtikçe yanan kandiller, ışığı titrek
zamanın ayrık otu kandiller
damarlarımı besleyecek.
koşuma vuruldum, kılıç çalmak için
üstümdeki gökyüzü giyindi sırmalı kaftanını
çıkar tüm teni, beni çıkar üzerinden
gökyüzü değil yazgı, bir koca bekletmen
Kaydol:
Yorumlar (Atom)