âh yağmur yağsa
temize çıksa adım.
âh yağmur yağsa
güzelleşse korkularım.
uclarından dolanıp sokak lambalarının
caddelere varsak, işaretli yerlerinden kesilen yüzlerimizle
tanışsak cafelerle, -white chocolate mocha-
yabancı müzikler dinleyip duygulansak
söylemeyecek yoksa kimse bize caddelerde çocuklar gömülüdür
ve kayıptır hâlâ bazı çocuklar,
babaları da yoktur resmi kayıtlarda.
anneler yine cam kenarında çocukları avutur:
âh yağmur yağsa,
âh yağmur yağsa,
temize çıksa adım..
30 Ocak 2015 Cuma
29 Ocak 2015 Perşembe
Göçmendir Kuşlar
hepimizin söylediğidir bu şarkı
kuşlar, arılar, ağustos böcekleri..
hepimizi büyüttü aynı ana
toprak, ateş, su, hava..
gecenin o rahim göğsünde uyuduk
kimimiz çöldeydi, kimimiz dağda
çöllerdi, kavrulduk; dağlardı üşüdük
mecnûn dediler adımıza, ferhat, kerem
bir ceylandı sürükledi peşinden bizi
leylâ dediler adına, şirin, aslı
kuşlar, arılar, ağustos böcekleri..
hepimizi büyüttü aynı ana
toprak, ateş, su, hava..
gecenin o rahim göğsünde uyuduk
kimimiz çöldeydi, kimimiz dağda
çöllerdi, kavrulduk; dağlardı üşüdük
mecnûn dediler adımıza, ferhat, kerem
bir ceylandı sürükledi peşinden bizi
leylâ dediler adına, şirin, aslı
bir gün şehirler kurduk,
indik çöllerden ve dağlardan indik.
şehrin etrafını çevirdik hasret surlarıyla
yedi tane de sevda burcu diktik.
indik çöllerden ve dağlardan indik.
şehrin etrafını çevirdik hasret surlarıyla
yedi tane de sevda burcu diktik.
ve şehre sen gelirsin,hasret surları yıkılır.
şimdi hatırla o şarkıyı,
ey kalbim bir kuş kafese girmeden.
çünkü göçmendir kuşlar,
adlarının yanında hep bir boşluk büyür.
sen şarkıyı unutunca,
adı göçmene çıkar bir kuşun daha..
ey kalbim bir kuş kafese girmeden.
çünkü göçmendir kuşlar,
adlarının yanında hep bir boşluk büyür.
sen şarkıyı unutunca,
adı göçmene çıkar bir kuşun daha..
çünkü göçmendir kuşlar,
adlarının yanında bir boşluk büyür..
adlarının yanında bir boşluk büyür..
3 Ocak 2015 Cumartesi
Ayaklanan Anılar Yüzünden Yeniden Kale Savunmasına Çağrılan Çeri
giderek büyüyor
aklımdaki ur
ruhumdaki çıban
bu sevgileri diyorum
ey kalbim,
yoruldun yaşamış gibi yapmaktan
ve dünya sıkılmıyor
orda yokmuşum gibi davranmaktan
seyirci oyları ile
birinci geliyor yüzüm.
benim yüzüm, birinin yüzünden
ilmeği kaçmış bir çorap gibi
sökülüyor sökülüyor sökülüyor
rüzgârı yitirmiş bir yelken
nasıl kımıltısız kalmışsa denizde
çarçabuk akşam oluyor.
gölgeler kısalmaya başladı öğleden sonraları.
masamızdan yabancı bir denize açılıyoruz
yerlisi olmayan şehirlere varmak için.
bütün kadınlar anne olmuş gibi
aklımın sularında taş sektiriyorum
işte bütün sevinçler unutuluyor
üzüntüler mi?
aklımdaki ur
ruhumdaki çıban
bu sevgileri diyorum
ey kalbim,
yoruldun yaşamış gibi yapmaktan
ve dünya sıkılmıyor
orda yokmuşum gibi davranmaktan
seyirci oyları ile
birinci geliyor yüzüm.
benim yüzüm, birinin yüzünden
ilmeği kaçmış bir çorap gibi
sökülüyor sökülüyor sökülüyor
rüzgârı yitirmiş bir yelken
nasıl kımıltısız kalmışsa denizde
çarçabuk akşam oluyor.
gölgeler kısalmaya başladı öğleden sonraları.
masamızdan yabancı bir denize açılıyoruz
yerlisi olmayan şehirlere varmak için.
bütün kadınlar anne olmuş gibi
aklımın sularında taş sektiriyorum
işte bütün sevinçler unutuluyor
üzüntüler mi?
Akla Karşı Yürüyüş
sır.
aklımın seğirmesi akşamüstleri
çözülmeyen, düğüm düğüm bu beyin
hıfzetmekte "çözülmüş bir sırrın üzüntüsü'nü"
çünkü göçmen kuşları ve kış aylarının bulantısı
çekilince odamdan
bana beslemek düştü damarlarımın
serin soluyuşlarını, kurşun okşayışları.
hakikat, hilkat ve ayna
hepsi birden bir camın ardında
ve yüzün demlendikçe odada
çocukların ateşli hastalıklardan sayıklamalarını.
kimsesiz babalar ve annelerin ellerinde
sirke suyu ile ıslak aklım
dillerim unutulmuş, koparılmış cümlelerim için
ağrıdan şiirler devşiriyorum yüz sürmek için eteğine.
bu yüz çoktandır, sırrı dökülmüş bir ayna
soluk perdeler, paslı çiviler ve okşayışlar
ve benzeri aklımda mengene,
sır.
hicap.
perde.
aklımın seğirmesi akşamüstleri
çözülmeyen, düğüm düğüm bu beyin
hıfzetmekte "çözülmüş bir sırrın üzüntüsü'nü"
çünkü göçmen kuşları ve kış aylarının bulantısı
çekilince odamdan
bana beslemek düştü damarlarımın
serin soluyuşlarını, kurşun okşayışları.
hakikat, hilkat ve ayna
hepsi birden bir camın ardında
ve yüzün demlendikçe odada
çocukların ateşli hastalıklardan sayıklamalarını.
kimsesiz babalar ve annelerin ellerinde
sirke suyu ile ıslak aklım
dillerim unutulmuş, koparılmış cümlelerim için
ağrıdan şiirler devşiriyorum yüz sürmek için eteğine.
bu yüz çoktandır, sırrı dökülmüş bir ayna
soluk perdeler, paslı çiviler ve okşayışlar
ve benzeri aklımda mengene,
sır.
hicap.
perde.
sen "şimdi sorular sor, bütün kara sıfatları üstüne alaraktan"
Kaydol:
Yorumlar (Atom)